15 Ekim 2015 Perşembe

Berlin'de Bir Konser Deneyimi

Geçtiğimiz hafta bilimsel bir toplantıya katılmak için Berlin'e gittim. Toplantı dışında kalan zamanlarda bu güzel şehri gezme şansım da oldu. Aslında hep hayalim Berlin Filarmoni Orkestrasının bir konserini izlemekti fakat daha gitmeden önce baktığımda tüm konserlerin tükendiğini görmüştüm. salı öğlen düzenlenen ücretsiz halk konserine de kongre saatlerine denk geldiği için maalesef gidemedim. Kongre bittikten sonra cuma günü boş gün olarak programlamış ve şehir turuna çıkmıştım. Gendarmenmarkt'a geldiğimde ki burası Konzerthaus, Fransız Katedrali ve Alman Katedrali'nin bulunduğu bir meydan, Konzerthaus'u gezerken programa şöyle bir göz attım. o akşam Konzerthaus orkestrasının konseri olduğunu ve solist olarak da Jian Wang'ın (Çello) gördüm ve gişeye gidip bu akşam için bilet olup olmadığını sordum. Olumlu cevap alınca da hemen bir bilet alıp akşam saat 8'deki konseri beklemeye koyuldum.

Gendarmenmarkt'ın Panoramik Görünümü (Alıntıdır)
Konserden yarım saat önce salona geldim ve içeri girdim. Bizden farklı olarak konser programı ücretliydi zaten Almanca olması nedeniyle almaktan vazgeçtim. Salon çok büyük olmamasına rağmen oldukça etkileyiciydi. Seyirci profili de az çok bizdeki gibi orta-üst yaş grubunun ağırlıklı olduğu bir kitleydi. Konser tam saatinde başladı.




Konzerthaus ve Önündeki Schiller Heykeli



Konzerthaus'un Tavanı
 

İlk bölümde şef Nikolaj Znaider yönetimindeki orkestra solist Jian Wang ile beraber Elgar'ın en meşhur eseri Çello Konçertosu op.85'i seslendirdi. Bu eseri belki de bugüne kadar en iyi yorumlayan erken yaşta aramızdan ayrılan Jacqueline du Pre olsa da Jian wang da başarılı bir icra gerçekleştirdi ve seyirciden yoğun alkış aldı. Sonrasında bis yaparak bizlere Çin menşeyli bir eser daha seslendirdi.


Jian Wang Biste



Konserin ikinci yarısında ise Şostakoviç'in 10.Senfonisini dinledik orkestradan. Oldukça başarılı bir icraydı ve yer yer coşkulu tınıların olduğu bu senfoniyi layığıyla çaldılar. Her ne kadar Berlin Filarmoniye gidemesem de yine de Berlin gibi kültür ve sanatla yaşayan bir şehirde konser izlemek oldukça güzel bir deneyimdi. İnşallah bir daha ki sefer Filarmoninin o eşsiz salonunda bir konser dinlerim hatta Silvesterkonzert olur kim bilir.



KonzerthausBerlin Orkestrası


Festival of Light Kapsamında Konzerthaus Işıklandırması








29 Eylül 2015 Salı

Grayson Perry - “Küçük Farklılıkların Kibri”

CerModern'e gitmişken yine ilginç bir sergiyi daha gezme fırsatım oldu. British Council işbirliği ile gerçekleşen “Küçük Farklılıkların Kibri” adlı sergide, Grayson Perry’nin British Council koleksiyonda yer alan, 2 x 4 metre boyutundaki 6 duvar halısından oluşan serisi sergileniyordu.
 
 
 
İngiliz sanatçının tasarladığı ve Belçika'da özel olarak dokunan halıların görülebildiği sergide halılarda anlatılanlar da belirtilmiş. Fakat daha dikkatli incelendiğinde İngiliz kültürüne ait farklıklar ve çeşitli detaylar da göze çarpıyor.
 
Serginin tanıtım yazısından: ''Turner ve BAFTA ödüllü sanatçı Grayson Perry'nin "Küçük Farklılıkların Kibri" adlı sergisinde , Modern İngiliz yaşam tarzının dramını Rönesansvari ipuçlarıyla harmanlayarak yorumladığı zevk ve sınıfsal izlenimlerini yakın planımıza taşıyor.

Sergide yer alan “Kafeste Kavga Edenlerin Secdesi”, “Otoparkta Istırap”, “8 Numaralı Cennet Sokağından Kovulma”, “Bakire Anlaşmasının Tebliği (74 ‘Virgin’ Anlaşmasının Müjdesi”, “Üst Sınıf Çıkmazda” ve “#Ağıt” adlarını taşıyan Perry halıları, özel ve büyük boy halıların dokunduğu Flanders’da üretildi.

Küçük Farklılıkların Kibri sergisi, insanların birlikte yaşamayı, giymeyi, kulak vermeyi, okumayı seçtikleri şeylere yaptıkları duygusal yatırımı merkezine alıyor. Sergi, teması, İngiliz ressam William Hogarth’ın (1697-1764) “A Rake’s Progress/Bir Rake’nin Seyri (1733)” adlı çalışmasından ilham alınmış. Grayson Perry, kurmaca karakter Tim Rakewell’in hayatını, çocukluktan ergenliğe ve orta yaşlarındaki zamansız ölümüne kadar anlatıyor. Perry’nin “Küçük Farklılıkların Kibri” çalışması tarihteki sosyal değişiklik sürecini, bugünün ölçeğindeki insan karakterlerinin yaşam temeline taşıyor. Aynı zamanda sanatçı, Tim Rakewell’in hayatı üzerinden, Birleşik Krallıktaki toplumsal sınıfların öne çıkan özelliklerini ve estetik algılarını ortaya koyuyor.

Perry’yi günümüz eleştirmenleri, kısaca “Çağdaş Hayatın Vakanüvisi” olarak tanımlıyor. Sanatçı, sosyal yetişme tarzımızın estetik zevklerimizi nasıl etkilediğini ve çevremizin bu kadar güçlü bir biçimde bizleri nasıl tanımlayabildiğini sorgulamamızı sağlamaktadır. ''
Sergi 11 Eylül - 08 Kasım 2015 tarihlerinde gezilebilir.

 
 
 
 
 
 
 

 
 
 
 

Steve McCurry Fotoğraf Sergisi @CerModern

 
 
Steve McCurry belki de dünyanın en tanınan fotoğrafçılarından. Kendisini meşhur eden fotoğrafların başında ''Afgan Kızı'' isimli fotoğrafı geliyor. Kendisinin eserlerinden seçilmiş fotoğraflar CerModern'de 16.Eylül - 13.Aralık tarihleri arasındaki sergide görülebilir. Ben de uzun bayram tatilinin son günlerinde sergiyi ziyaret etme fırsatı buldum.

Serginin tanıtım yazısından:
'' Fotoğrafçılık alanında birçok önemli ödüle sahip olan Amerikalı fotoğrafçı Steve McCurry günümüzün en iyi görsel yapımcılarından biri olarak kabul edilmektedir. Özel olarak derlenmiş olan bu sergi, sanatçının son 30 yılda dünyanın farklı birçok yerinde çektiği en çok bilinen ve hatırlanan çalışmalarını bir araya getirmektedir. McCurry, benzersiz bir kabiliyetle aştığı dil ve kültürel sınırların ötesinde insani deneyimlerin kısacık anlarına odaklanmaktadır. Bizlere zeki bir gözle sunduğu form ve renkler, şekil ve simetrilerle başka dünyaların içine açtığı pencereler sunmaktadır.''

Sergide fotoğraf çekmedim zira fotoğrafın fotoğrafını çekmek pek doğru gelmiyor. Ben de en beğendiğim fotoğraflarından birisini kendi web sitesinden paylaşmak istiyorum.

 
Bu sergiyi kaçırmayın bence, birbirinden özel ve güzel fotoğraf karşısında durup onların içinde başka dünyaların kapılarını aralayabilir; belki de benim gibi bin bir hevesle alıp artık pek yüzüne bakmadığım fotoğraf makinemi alıp yeniden güzel kareler peşine düşme  isteğine kapılabilirsiniz,  kim bilir.
 


 

Yeniden Merhaba





 
 
En son postu girdiğimden beri neredeyse 7 ay olmuş. Bu süre zarfında hayatımda büyük değişiklikler olmadı elbette. Yine bol bol müzik dinledim, film ve dizi izledim, konserleri takip ettim fırsat buldukça sergileri gezdim. 2 kere yurtdışı seyahatim oldu ve bolca gezdim. Ama bunları paylaşmak konusunda yeterli motivasyonu bulamadım; sebebi muhtemelen tembellik veya boş vermişlik olabilir. Yine sonbahar ve bloğa geri dönüş. Umarım artık daha sık yazarım ve paylaşırım.

2 Mart 2015 Pazartesi

Monica Molina ile Ankara'da Romantik Bir Gece

Daha önce İstanbul'da sahneye çıkmış fakat hiç Ankara'ya gelmemiş olan, İspanyol aşk şarkılarının büyülü sesi Monica Molina'nın  konserini kaçırmak olmazdı. Biletler çıkar çıkmaz işimi sağlama alıp, konser gününün gelmesini dört gözle bekledim.


Bugüne kadar İspanya'da çıkardığı her albümü ile 'platin' satış statüsüne ulaşan ve Latin Grammy adaylığının yanı sıra pek çok ödül kazanan sanatçının, en iyi şarkılarını bir araya getirdiği Autorretrato albümü yanımda taşıdığım müzik arşivimin ayrılmaz bir parçası haline gelmişti.
Dinleyenlerin içini ısıtan, bir parça melankolik, bir parça umut dolu, ama her zaman romantik bir ses. Değişik ve kendine özgü vokali onu eşsiz kılıyor. Daha önce çok az konserden bu kadar eğlenerek ve keyif alarak çıktığımı hatırlıyorum. Ankara seyircisinin olağanüstü ilgisi karşısında adeta mahcup bir kız çocuğuna dönüşen Molina, bu ilgi karşısında çok mutlu olduğunu gizleyemedi.

 
 
Konser sonrasında CDlerini  imzalayan sanatçı, cana yakın, sempatik ve alçakgönüllü tavırlarıyla izleyicilerden tam not aldı. Eğer bir gün bir yerde konserine rast gelirseniz sakın kaçırmayın derim.
 
 
Benim en sevdiğim şarkı huzurlarınızda...

Miloš Karadaglić Konseri @ Ankara Palas

Geçtiğimiz salı akşamı Ankara'nın belki de tarih kokan son mekanlarından olan Ankara Palas'ta bir dünya yıldızını dinleme fırsatı yakaladım.

 
 Miloš Karadaglić  isminden de anlaşılabileceği üzere Karadağlı bir sanatçı ve klasik gitar alanında dünyanın önde gelen isimlerinden. Sanatçı Deutsche Grammophon firmasından çıkardığı çok satan albümlere sahip. 2011 yılında Gramophone dergisi tarafından yılın en iyi genç sanatçısı ve Echo Klasik yılın en iyi çıkış yapan sanatçısı ödüllerini alırken, 2012 yılında ise Klasik Brit Ödüllerinde Yılın En iyi Çıkış Yapan Sanatçısı ödülüne layık görüldü.

Konserde solo gitar ile klasikten popülere pek çok eserin gitar uyarlamalarını seslendiren sanatçı 200 kişilik salonda bol bol alkış ve takdir topladı. özellikle Latin ve Akdeniz ezgilerindeki yorumları çok üst düzeydeydi. Son derece sempatik tavırlarıyla seyirciyi etkisine alırken, şarkı aralarında eserlerle ilgili kısa bilgilendirmeler yapması da konsere ayrı bir zevk kattı.



Konser sonrası albümlerini de imzalayan sanatçı, soğuk ve karlı Ankara akşamında ülkemizde her şeye rağmen güzel şeyler de oluyor hissiyle umutlarımızı taze tutmamıza da vesile oldu.

17 Şubat 2015 Salı

Kerem Görsev Trio & Ernie Watts - Emirgân

Bugün size tanıtmak istediğim albüm, ülkemizin önde gelen caz sanatçılarından Kerem Görsev'in Ernie Watts ile birlikte kaydettikleri ''Emirgan'' isimli çalışma.
Hafta sonu bir alışveriş merkezinde sahne alan Kerem Görsev'e imzalatma şansı da  bulduğum albüm kendisinin 15. albümü.

 
Albüm tanıtımından;
 
'' Kerem Görsev`in 15. kişisel albümü "Emirgân" çıktı... 1994 yılında yayınladığı ilk albümü "Hands & Lips"ten bu yana yayınladığı her albümle Türkiyede caz müziğine uzak gözlerin dahi yeniden caza dönmesine neden olan Görsev yeni albümünde, 2010 albümü "Therapy"de London Philharmonia Orchestra ile birlikte çaldığı tenor saksofonun yaşayan en önemli isimlerinden Ernie Watts da eşlik ediyor. Görsev, basta Kağan Yıldız ve davulda Ferit Odman`lı triosu ve Ernie Watts ile kuşkusuz hem biten hem gelecek yılın en çok konuşulacak, dinlenecek albümlerinden birine imzasını attı.''



Kerem Görsev Ernie Watts Kağan Yıldız Ferit Odman


Tracklist :
01 Coltrane (04:13)
02 Maasai Mara (05:47)
03 Weekend (06:41)
04 V8 (04:27)
05 Emirgân (08:25)
06 Summer Breeze (04:57)
07 Flying Notes (10:33)
08 Marathi Island (To Toula & Pantelis) (07:40)
09 Mr. Barron (05:11)

Tüm Düzenlemeler : Kerem Görsev


Ernie Watts: Tenor Saksafon
Kerem Görsev: Piyano
Kağan Yıldız: Kontrabas
Ferit Odman: Davul

16 Şubat 2015 Pazartesi

Ozan Musluoğlu - My Best Friends Are Vocalists

Uzun süre blog yazılarına ara verdim. Aslında blogda çok fazla albüm paylaşmıyorum ama artık kısa kısa yeni çıkan beğendiğim albümleri tanıtmak istiyorum.
Türkiye'nin en üretken caz müzisyenlerinden biri olan besteci ve basçı Ozan Musluoğlu'nun dördüncü stüdyo albümü "My Best Friends Are Vocalists" Sony Müzik etiketi ile çıktı.


 
Tanıtım yazısından...
 
''2009'da "Coincidence", 2011'de "40th Day"" albümlerini yayımladıktan sonra 2012'de "My Best Friends Are Pianists" albümüyle efsanevi Ray Brown'ın "Arkadaşlarımdan bazıları..." projesini yeni bir bakışla uyarlayan Musluoğlu, bu kez "My Best Friends Are Vocalists" albümüyle birbirinden değerli müzisyeni bir araya getiriyor.

Fatih Erkoç, Şevval Sam, Gökhan Özoğuz(Athena), Bora Uzer, İlham Gencer, Ceylan Ertem ve Türkiye'nin önde gelen caz vokalistleri Sibel Köse, Ayşe Gencer, Sanem Kalfa, Ece Göksu, Meltem Ege, Dolunay Obruk ve İpek Dinç'in konuk oldugu "My Best Friends Are Vocalists" albümünde aynı zamanda Neşet Ruacan, İmer Demirer, Önder Focan, Sarp Maden, Kamil Özler, Dave Allen, George Dumitriu gibi çok değerli müzisyenler yer alıyor.
"My Best Friends Are Vocalists" albümünün 'house band'inde de Ozan Musluoğlu'na (kontrbas); Şenova Ülker(trompet), Bulut Gülen(trombon), Engin Recepoğulları (saksofon), Uraz Kıvaner, Can Çankaya, Elvan Aracı (piyano), Ferit Odman (davul) gibi caz dünyasinin önde gelen müzisyenleri eşlik ediyor.

Tüm sanatçılara hemen hemen eşit sürenin ayrıldığı albümde vokalistlerin tonuna ve tarzına göre enstrümanlarda yeni ses dengeleri sağlanmış ve her parça için ayarlar yeniden düzenlenmiş.
Dünyanın en iyi kontrbasçılarından Ron Carter'ın "Cazın geleceği çok emin ellerde" diyerek yorumladığı Ozan Musluoğlu'nun "My Best Friends Are Vocalists" albümünde, Boston Belgesel ve Kısa Film Yarışması'nda ödüle değer bulunan "Türkiye'de Caz Belgeseli"nin yönetmeni Batu Akyol tarafından hazırlanan bir de DVD yer alıyor. Bu DVD'de albümde yer alan tüm parçaları solistleriyle birlikte kayıt ânıyla eşzamanlı olarak izleyebileceksiniz.

"My Best Friends Are Vocalists", Türkiye'de cazın daha geniş kitleler tarafından sevilmesi ve dinlenmesi yönünde atılmış en önemli adımlardan biri olacak.
Ozan Musluoğlu'nun "My Best Friends Are Vocalists" albümünün ilk konseri 17 Şubat'ta İş Sanat'ta gerçekleşecek.Albümde yer alan tüm müzisyenlerin eksiksiz olarak yer alacağı bu özel konserde Ozan Musluoğlu ve "en yakın arkadaşlarının" renkli dünyasını kaçırmayın!''


Albüm içeriği
  • Bora Uzer - You're Everything A Love Should Be  
  • Fatih Erkoç - As Long As You Are Here With Me  
  • Sibel Köse - Moon And You  
  • Şevval Sam - Kimse Duymasın  
  • Ayşe Gencer - Istanbul  
  • Sanem Kalfa - Sır  
  • Ece Göksu - Try To Forget  
  • Meltem Ege - Nihavend  
  • Gökhan Özoğuz & Ceylan Ertem - An  
  • B. İlham Gencer & İpek Dinç - Musical Letter  
  • Dolunay Obruk - Alıştırıyorum  
  • Blues For Ayşe  

7 Ocak 2015 Çarşamba

2014 Yeni Yıl Konserleri

Yılın sonunun yaklaşması demek benim için gidilecek Yeni Yıl Konserleri demek. Yeni bir yıla girmenin coşkusunun geniş kitlelerce paylaşıldığı bu konserler insanda bir tür ''feel good'' hissi uyandırıyor.
İlk konser erken denilebilecek bir tarih olan 19 Aralık gecesi Bilkent Senfoni Orkestrası tarafından gerçekleştirildi.


Şef Doran Wilson yönetiminde orkestra klasikten caza uzanan bir repertuar çalarak yeni yıl coşkusuna ortak oldu. Şef Wilson seyirciler arasından sahneye çıkardığı çocuklara orkestrayı yönettirerek keyifli anlar yaşanmasına neden oldu.


Daha sonra artık Klasik haline gelen CSO'nun yeni yıl konseri 26 Aralık Cuma akşamı Ankara Arena’da gerçekleştirildi. Konserdeorkestra şefi Rengim Gökmen idi. Bu yeni yıl konserinde CSO’nun konukları; ‘Klazz Brothers&Cuba Percussion’ adlı topluluk ve Yunan solist Maria Markesini oldu. Bu isimlerin yanı sıra, Devlet Çoksesli Korosu, Devlet Halk Dansları Topluluğu, Devlet Opera ve Balesi’nin bale sanatçıları da orkestraya eşlik etti.


Biraz organizasyon bozukluğu, akustik problemler ve program bütünlüğünün olmaması dışında oldukça keyifli bir gece geçirdi Arena'yı dolduran 15 bine yakın seyirci.

‘Klazz Brothers&Cuba Percussion’
Maria Markesini
Son olarak da 30 Aralık akşamı Ankara Devlet Opera Balesinin ATO Congresium'da gerçekleştirdiği Yeni Yıl Konserine katıldık. Yeni genel müdür Selma Ada yönetimindeki orkestraya solistler Görkem Ezgi Yıldırım, Birgül Su Ariç, Ünüşan Kuloğlu, Murat Karahan, Tuncay Kurtoğlu ve Erdem Baydar eşlik etti.


Popüler aryalar ve şarkıların söylendiği konserde en çok alkışı haklı olarak Murat Karahan aldı. Dünya çapında bir tenor olan Karahan güçlü yorumu ve mükemmele yakın tekniğiyle dünya müzik piyasasındaki bir çok tenordan daha iyi olduğunu gösterdi.




FANTASTURKA 'Türk İşi Fantastik Filmler Festivali'

Ankara Kısa Filmciler Derneği bünyesinde düzenlenen FANTASTURKA 'Türk İşi Fantastik Filmler Festivali' bu yıl 3. kez düzenlendi.


Çankaya Çağdaş Sanatlar Merkezinde düzenlenen film gösterimleri ücretsizdi. Ben de festival kapsamında iki güzel film izleme fırsatı buldum.
Filmlerden ilki yönetmen Yılmaz Atadeniz'in ''Yılmayan Şeytan'' isimli filmiydi.


Filmin sonunda filmin baş rol oyuncusu Sayın Kunt Tulgar'ın katıldığı bir şöyleşi de gerçekleşti. Oldukça keyifli geçen bu söyleşide Tulgar o zaman ki film çekilme koşullarını efekt ve dekorlar için hangi yollara başvurduklarını ve çekilen sıkıntıları anlattı. Ayrıca filmle ilgili anılarından örnekler vererek bizlerden gelen soruları da içtenlikle yanıtladı.

İzlediğim 2. film ise daha eski bir kült yapım olan ''Drakula İstanbulda''.


Siyah-beyaz olan  Mehmet Muhtar'ın yönetmenliğini üstlendiği 1953 tarihli korku filminde, Kont Dracula'nın İstanbul'u ziyareti ve Türk Vampir Avcılarının onunla mücadelesini izledik. 

Festivalin her sene gerçekleşmesinin dileyerek tüm katkıda bulunanlara teşekkür ediyorum. Sinemamızın 100.yılında, sinema tarihimizin bu kült ve hakikaten fantastik filmlerinin unutulmamasını diliyorum.

Müziğin Sihirbazları: Beethoven & Dvorak

Bilkent Senfoni Orkestrasının  6 Aralık akşamı şef Christian Vasquez yönetimindeki konserinde solist olarak Çellist Julian Steckel sahne aldı.


Programın ilk bölümünde orkestra solist Julain Steckel eşiliğinde A.Dvorak'ın Viyolensel Konçertosunu  seslendirdi.

Julain Steckel

Konserin ikinci yarısında benim de Beethoven'ın en sevdiğim senfonilerinden olan 6.Senfoni ''Pastoral'' icrası izledik orkestradan. Her zamanki gibi yine oldukça başarılı bir performans sergileyen orkestrada şef Vasquez'in yönetimi de oldukça dinamik ve enerjikti.

Christian Vasquez