27 Temmuz 2010 Salı

Knight and Day





Yalnız bir kadın olan June, oldukça sıradan bir yaşam sürüyordur. Kız kardeşinin evliliği için hazırlık yapan June, tesadüf eseri bir süper ajan olan Milner ile karşılaşır. June, Milner’la tanışmalarının ardından bir dizi maceranın içine düşer. Ne yaparsa yapsın, tesadüfler onları hep bir araya getirecektir.

Aksiyon yükü oldukça fazla olan film adeta bir Bond filmi. Tabi bu tarz filmlerde çok fazla mantık aramanın alemi yok.Yaz günlerinde serin bir salonda keyifle seyredebilecek bir film. Bu arada Cameron Diaz yaşlanmış biraz, Tom Cruise ise Mİ günlerine dönmüş sanki.

ayrıntılı bilgi için..

ya da...

20 Temmuz 2010 Salı

Ingrid Fliter in Recital



Arjantin doğumlu piyanist Ingrid Fliter'in performansını görmeyen ve dinlemeyenler için bu DVD bulunmaz bir fırsat. 2006 yılında Miami International Piano Festivalinde vermiş olduğu konser kayıtlarından oluşan bu DVD sanatçının yeteneklerini keşfetmek için büyük bir şans. Geçtiğimiz yıl Gilmore ödülünün de sahibi olan sanatçının DVD'si hakkında daha fazla bilgi için...



DVD İçeriği:

Miami Recital June 12, 2006 [82 min.]
Haydn
Sonata No. 53 in E minor, Hob XVI:34
Beethoven
32 Variations on an Original Theme in C minor, WoO 80
Sonata No. 18 in E-flat, Op. 31, No. 3
Chopin
Nocturne in D-flat, op.27 No.2
Polonaise in F-sharp minor, op.44
Scherzo No. 4 in E Major, op.54
Ballade No. 4 in F minor, op.52
Ingrid Fliter, piano

Interview with Ingrid Fliter [28 min.]


Keyifli seyirler...

Ölü Ruhlar Ormanı



Jeanne Korowa tek bir hata yaptı.

Katili ormanda arıyordu.

Oysa orman katilin içindeydi.

İnsanın içindeki vahşi çocuk gibi.



Genç ve yalnız bir kadın olan Yargıç Jeanne Korowa, tesadüfen şahit olduğu bir psikiyatri seansı sayesinde Paris’te işlenen tüyler ürpertici seri cinayetlerin failini keşfetmiştir. Ama elinde hiçbir kanıt yoktur ve katilin peşine tek başına düşmek zorundadır.
Böylece Guatemala, Nikaragua ve Arjantin’de soluk soluğa ve kanlı bir takip başlar.
(Tanıtım yazısından)

Grange'ın bu yeni romanı bir klasik olmaktan uzak olmakla birlikte, sürükleyici ve merak uyandıran finaliyle kendini okutmasını biliyor. Şiddet dozu biraz fazla fakat cinayet tasvirleri oldukça etkileyici ve hayal gücünün sınırlarını zorlamakta. Ayrıca süpriz sayılabilecek finali de cabası.

Jeanne Korowa adlı bir sorgu yargıcı etrafındaki olaylar Paris'teki akıl almaz cinayetlerle başlayıp, Güney Amerikaya kadar uzanan soluk soluğa bir maceraya dönüşüyor. Grange hayranıysanız mutlaka okursunuz zaten. Değilseniz başlamak için diğer eski kitaplarını seçmenizde fayda var.

9 Temmuz 2010 Cuma

True Blood



True Blood, 7 Eylül 2008 tarihinde HBO'da yayımlanmaya başlanan, fantazi içerikli dram türündeki ABD yapımı dizi.Ülkemizde foxlife kanalında gösterilyor.Moda olduğu üzere bir vampir dizisi denilebilir. Dizi yazar Charlaine Harris'in Sookie Stackhouse Serisi veya Güney Vampirleri Serisi olarak adlandırılan kitap serisini temel alıyor. Dizide ABD'nin güneyinde, Louisiana eyaletinde bulunan Bon Temps isimli küçük (kurgusal) bir kasabada vampirler ve insanların birlikte yaşamaya başlaması, aralarındaki etkileşim konu ediliyor. Dizinin baş kahramanları Sookie Stackhouse (Anna Paquin) isimli telepatik yani insanların düşüncelerini okuyabilen bir garson kız ile aşık olduğu Bill Compton (Stephen Moyer) isimli bir vampir. Diğer vampir dizilerinin aksine oldukça espirili ve erotizm dozu fazlaca bir dizi.Ben de ismini duymuştum fakat ilk sezonu yeni seyretmeye başladım. Normalde HBO'da 3.sezon başladı, ayrıca ülkemizde FX kanalında eski bölümleri izlenebilr.

Bu arada dizi sayesinde ortaya çıkan bir içecek oldukça popüler bu aralar. İzlemesi oldukça keyifli bu diziyi tavsiye ederim.

http://www.hbo.com/true-blood/index.html

5 Temmuz 2010 Pazartesi

İstanbul Hatırası

Byzantion’dan İstanbul’a uzanan heyecan yüklü, tarihsel bir serüven…

Yedi hükümdar, yedi kadim mekân, yedi gizemli olay ve yalın bir gerçek!

Ahmet Ümit’in beklenen romanı İstanbul Hatırası 1 Haziran tarihinde okurlarla buluşuyor. Romanlarında zengin arka planı polisiye kurgu içinde vermekteki ustalığı ile bilinen Ahmet Ümit’in bu romanı da yine peş peşe işlenen cinayetlerin çevresinde kurgulanmış. Ancak bu kitabı sıradan bir polisiye romandan ayıran birçok özellik var. Her şeyden önce zengin kadrosu ile İstanbul Hatırası, çeşitli kesimlerden İstanbulluyu bir araya getirerek içinde barındırdığı alt öykülerle zengin bir yapı sunuyor. Birbirine bağlanan bu alt öyküler bir yandan gerilimin etkisini artırırken bir yandan da romanı şenlikli ve çok yönlü bir yapıya ulaştırıyor.

Kitabın bir başka önemli özelliği de İstanbul hakkında son derece detaylı bilgi içermesi. Kurgunun içine yerleştirilen bu bilgiler hem okumayı daha meraklı hale getiriyor hem de tarih aracılığıyla çok günümüzün dışındaki öykülerin de kurguya yerleşmesine imkan tanıyor. Böylece Ahmet ümit’in İstanbul Hatırası adlı romanı, başka başka dönemlerin öykülerinin eşliğinde, günümüz İstanbul’unun geniş bir panoramasını oluşturuyor. Tutucusundan modernine, eski İstanbullusundan yeni göç etmişine, milliyetçisinden gayrı Müslim’ine varana dek İstanbullu diye adlandırılabilecek herkes bu kitabın içinde kendi öyküleriyle birlikte İstanbul’un devasa çarklarının dişlilerini dile getiriyor. Binlerce yıllık tarihiyle İstanbul başrolü oluştururken romana girip çıkan her karakter de İstanbul’un nasıl İstanbul olduğunu aktarıyor.

Bir solukta okunan, her sayfada ah keşke orada olsam da önünden defalarca geçtiğim yerlere bir de bu gözle baksam dedirten bir Ahmet Ümit klasiği daha...