21 Şubat 2013 Perşembe

Venedik Taciri

Uzun süredir gerek işlerimin yoğunluğu gerekse de malum sebeplerden pek devlet tiyatrolarına gidemiyordum. Geçen cumartesi yarattığım bir fırsat sonucu ancak salonun son sırasından yer bularak bir gün öncesinden bilet alarak Küçük Tiyatroda ''Venedik Taciri'' adlı oyunu izledim.


Oyun William Shakespeare'in meşhur eserinden uyarlama ve bir çok defa filme de uyarlanmış konusu herkesçe malum. Yine de Devlet tiyatrolarının sayfasından alıntılayarak konusun şöyle özetleyebiliriz:

Armatör-Tüccar Antonio, evlenmek için paraya ihtiyacı olan genç dostu Bassanio için Tefeci Shylock’tan borç ister ancak bir Katolik olarak faize karşıdır ve faizle para veren Shylock’tan nefret etmektedir. Şöyle bir anlaşmaya varırlar; Antonio aldığı borcu vadesinde ödemezse Shylock, onun bedeninin istediği yerinden yarım libre et kesecektir. Antonio’nun genç dostu Bassanio beğendiği zengin kızla evlenir. Ancak, bu arada Antonio’nun gemilerinin battığı haberi gelir. Kozlar Shylock’un elindedir…

 
Genel olarak vasat bir oyun olduğunu söyleyebilirim.izlerken sıkılmadım. Bu arada salon görevlisi bana bir kıyak yaparak ön sıralarda (5.sıra) boş bir koltuğa alınca oyunun içine daha iyi girebildim sanırım. Oyunun en beğendiğim yönü ise müzikleri ki Can Atilla imzalıydı ve Tamer Levent'in  oyunculuğuydu. Çok başarılı bir Shylock yorumu ortaya koydu.

Tamer Levent (Shylock)




12 Şubat 2013 Salı

H J Lim ve Bilkent Senfoni Orkestrası Konseri

Daha önce hiç gitme fırsatı bulamadığım Bilkent Senfoni Orkestrası konserlerine, sene başında ilan edilen programı görünce ajandama derhal kaydettiğim ve biletler çıkar çıkmaz aldığım H J Lim konseriyle başladım. Bu seneki programda Alice Sara Ott ile birlikte beni en çok heyecanlandıran solist olan H J Lim bugüne kadar Beethoven'in bütün sonatlarını kaydeden en genç (24 yaşında) piyanist olarak biliniyor. EMI plak şirketinin yıldız sanatçılarından olan Lim, 2012'de ABD ve Kanada'da, Billboard Classical Overall Chart ve Classical iTunes Charts'da, şimdi ise bütün dünyada bir numara olan ilk ve tek klasik piyanist olarak bilinmektedir.

  

Programda sanatçı Beethoven'ın Do minör Op.37, 3 nolu Piano konçertosunu seslendirirken seyircinin ısrarlı alkışları karşısında 3 kere bis yaparak bu eşsiz müzik zevkini taçlandırmış oldu. Kendisini canlı dinlemenin benim için oldukça büyük bir keyif olduğunu söylemedenedemeyeceğim.
Aranın ardından orkestra şef Işın Metin yönetiminde Wagner'in Tristan ve Isolde operasının üvertürünü ve sonrasında da Beethoven'ın pek fazla çalınmayan ve bilinmeyen  4. Senfonisini seslendirerek geceyi noktaladı.


Sanatçı hakkında daha fazla bilgiyi buradan ve şuradan edinebilirsiniz.

Sanatçının tüm Beethoven sonatlarının kaydına ise şuradan ulaşabilirsiniz.






Kuçu Kuçu

 Tembellik ve yoğunluk birleşince post yazmak da gecikiyor haliyle. Geçtiğimiz haftalarda izleyip de yazma fırsatı bulamadığım Aysa Prodüksiyonun yeni oyunu Kuçu Kuçu'yu yazmak da bugüne kaldı. Fransız yazar Fabrice Roger'ın eseri olan oyun Kerem Ayan tarafından uyarlanmış ve yine kendisi tarafından yönetilmiş.



İki kişilik oyunumuzda baş rolleri Özgü Namal ve Selen Uçer paylaşıyor. Oyunun konusu ise kısaca şöyle:
''Daha çocukken bundan farklı bir hiyerarşik ilişki içinde bir araya gelen iki kadın, yetişkinliklerinde karşı karşıya geliyor. Popüler olanla çirkin olan, zengin olanla dargelirli... Farkında olarak ya da olmayarak, geçmişin travması peşlerini hiç bırakmamış. Melda, skor tabelasını değiştirmek istiyor, rövanşı almak, bu defa kazanan olmak. Melis, “Hala çocukluk meselelerinde misin?” diyor, kendi atlatabilmiş gibi. Bu iki eski arkadaş, maçı iki eşit insan olarak sürdürebilecek mi?''




Oyunu çok beğendiğimi belirtmem lazım.Gerçi uzun süredir tiyatroya pek gitmediğim ve artan özlemimin beğenmemde rolü olsa da oyunculuklar oldukça başarılıydı. Özellikle Selen Uçer benden tam not aldı. Bir yerde bu oyuna rastlarsanız mutlaka gitmeye çalışın derim.

 


5 Şubat 2013 Salı

Kısa Kısa 2013 - Vol. 1

Uzun süredir blogu ihmal ettim istemeden de olsa. Aslında izlediğim bir sürü film, okuduğum kitaplar ve yeni çıkan albümler oldu. arayı kapatmak için toplu gösterim gibi bunlardan bahsedebilirim sanırım. Önce filmler.

Life Of Pi


Yann Martel'in aynı adlı romanından uyarlanan Ang Lee'nin filmini çok beğendim. Sinemada 3 boyutlu izlediğim film görsel açıdan olduğu kadar işlediği konu ve sondaki insanı çelişki içerisinde bırakan durumla bende ayrı bir yer etti.


Killing Them Softly

Brad Pitt'in harika oyunculuğuyla öne çıkan bir film.Özellikle bolca küfür içeren diyalogları nedeniyle gündemi meşgul eden filmin ilginç bir hikayesi var. Şiddet dozu biraz fazla ve uzun diyalogları olsa da beğenerek izledim.


Jack Reacher

Bir keskin nişancı ateşiyle ölen 5 insanın ardından yakalanan zanlının sorgu sırasında Jack Reacher'ı bulun demesi ve kendiliğinden ortaya çıkan eski asker Jack (Tom Cruise)'in olayın iç yüzünü açığa çıkarmasını konu olan film, düzeyli aksiyon sahneleri ve Tom Cruise'un iyi oyunculuğuyla öne çıkıyor. 


Kitaplara gelecek olursak...

Şiirin Kızkardeşi Öykü

Buket Uzuner'in öykü kitabı aralarda sıkıldıkça okuduğum bir kitap oldu. Yazarın üslubunu sevdiyseniz hoşunuza gidebilecek öykülerden oluşuyor. Yalnızca 2012 yazında çıkan  Yazın Öyküleri kitabında bu hikayelerden bazıları yer almakta.


Aşık Kemiği


29 yıllık kısa ömrüne 3 kitap sığdıran Fransız yazar Albertine Sarrazin'in "Aşık Kemiği", hapis hayatından kurtulsa da bir nevi kendi hapishanesine mahkum olan Anne'in hikayesini anlatıyor bizlere.Kendi yaşam öyküsünden esintiler de sunduğu söylenen roman benim için ilginç bir okuma deneyimi oldu.


Albümlere gelecek olursak da kimi yeni çıkan ve kimi de severek dinlediğim albümler şunlar;

Autumn Leaves-Nicki Parrot 


Live At BBC -Amy Winehouse


Berlioz & Ravel - Veronique Gens


İçimde Aşk Var - Şenay Lambaoğlu