28 Haziran 2010 Pazartesi

Planet 51

Planet 51




16 yaşındaki LEM Gezegen 51’de, beyaz çitlerle çevrili, Amerika’nın 1950’lerdeki masum halini anımsatan bir yerde yaşamaktadır. Korunaklı ve tahmin edilebilir, tekdüze hayatında mutludur ve gününü o bölgedeki gökevini yönetip, hoşlandığı komşusu NEERA ile geçirme hayalleriyle geçirmektedir.

Bir gün, hiç de hesapta yokken, milyonlarca mil uzaklıktan gelen astronot KAPTAN CHARLES ‘CHUCK’ BAKER, uzay gemisini Neera’nın bahçesine indirir, hem de tam aile barbeküsünün ortasına. Etrafındakileri farketmezcesine gemiden iner ve Büyük An’ını açığa vurur. Zafer kazanmışçasına bayrağını diker ve arkasını döndüğü anda... Gezegen 51’in yeşil derili sakinlerinin şaşkınlıkla kendisine baktığını görür. Panikler ve koşturmaya başlar..Lem’in çalıştığı gökevinde bir korunak şansı kovalar.

Lem ve Chuck tanışır ve sonunda ortak korkularını yenerek bir dostluk kurarlar. Lem, Chuck’ı paranoyak ve aralarına giren herhangi bir yabancıyı yakalayıp yoketme güdüsünde olan Gezegen 51 Ordusu’ndan saklamaya karar verir. Chuck’ın tek isteği ise, kendisini bırakıp gitmeden önce uzay gemisine ulaşmaktır. Lem ve arkadaşları; Gezegen 51’in çok da zeki olmayan birkaç askeri ve hayranlık uyandıran araştırmacı robot ROVER ile Chuck çok da geç olmadan gemsiine kavuşmaya çalışır...

Filmde yer yer diğer filmlere yapılan atıflar ve göndermeler dikkat çekiyor. E.T. ve Wall-E benzerlikleri ayrıca göze çarpıyor. Biz hep uzaylıları ''diğeri'' olarak gördüğümüzden film acaba kim diğeri diye de sorulamamıza neden oluyor. Hoş ve eğlenceli bir animasyon, keyifle izlenebilir.








25 Haziran 2010 Cuma

Hilary Hahn: A Portrait DVD

Hilary Hahn: A Portrait DVD



This DVD includes the documentary Hilary Hahn - On the Road, directed by Benedict Mirow and broadcast on German television in 2005, which follows the violinist from continent to continent as she talks about her life and her music, takes in local sights, rehearses and performs. Also included are backstage moments and a visit to the Curtis Institute where she studied, and live performance excerpts from the Korngold Violin Concerto with Deutsches Symphonie-Orchester Berlin and a Mozart sonata with pianist Natalie Zhu.


Amazon link:

15 Haziran 2010 Salı

Perge Antik Kenti

Perge Antik Kenti

Perge, Antalya`nın 18 km doğusunda, Aksu Bucağı`nın sınırları içinde bulunan bir antik kenttir. Kilikya - Pisidya ticaret yolunun üstünde yer aldığı için önemli bir Pamphylia şehridir. Şehrin kuruluşu diğer Pamphylia şehirleriyle aynı zamana rastlar (M.Ö. 7 yüzyıl). Ana tanrıçası Perge Artemisi olan Perge hristiyanlar için önemli bir kent idi. M.S. Aziz Paulos ve Barnabas Perge`ye gelmiştir. Magna Plancia gibi kimi zenginler Perge`ye önemli anıtlar kazandırmışlardır.

İlk kazıların 1946 yılında İstanbul Üniversitesi tarafından başlatıldığı Perge`de önemli kalıntılar şunlardır:

Tiyatro: Cavea, orkestra ve scene olmak üzere üç ana bölümden oluşur. 12,000 seyirci kapasitelidir. Alt tarafta 19, üstte 23 oturma sırası vardır.


Stadion: 34 x 34 m. boyutlarındadır. Tonozlar üzerinde onüç oturma sırası vardır. Doğu ve satı tarafa otuzar, kuzeyde ise on tonoz bulunmaktadır. Her üç tonozdan biri Stadion`a giriş, diğer ikisi ise dükkan olarak kullanılmaktadır


Agora: Şehrin ticari ve politik merkezidir. Ortadaki avlunun etrafında çepeçevre dükkanlar vardır. Bazı dükkanların tabanı mozaikle kaplıdır. Meydanın ortasında 13.40 m. Çapında yuvarlak bir yapısı olan agora 76 x 76 m. boyutlarındadır.


Sütunlu Cadde: Aropol eteğinde nympheum arasında uzanır. Ortasında 2 m. genişliğinde bir su kanalı caddeyi ikiye ayırır.


Perge`deki diğer yapılar, nekropol, surlar, gymnasium, hamam, anıtsal çeşme ve kapılardır.


Yaz-başı tatilindeki bir başka durağım olan Perge'de Efes kadar olmasa da önemli bir antik kent. Kazılardan çıkanların büyük kısmı Antalya Müzesinde sergilenmekte. Hemen yol üzerinde olması nedeniyle Antalya civarına yapılan gezilerde uğranılması gereken bir yer.












Antalya Arkeoloji Müzesi

Antalya Arkeoloji Müzesi

Antalya Konyaaltı’nda bulunan Antalya Arkeoloji Müzesi, 13 sergi salonu ile bahçe ve açık galeriden oluşmaktadır. Kapladığı alan 7.000 metre kare olan müzede 5.000 civarı eser sergilenmektedir. 25.000 – 30.000 kadar eser ise müzede sergilenmeden korunmaktadır.
Birinci Dünya Savaşı’nın sonuna doğru Antalya’nın İtalyanlar tarafindan işgali sırasında işgal kuvvetleri ile birlikte gelen arkeologlar, yöreyi gezerek buldukları antik eserleri toplayıp İtalyan Konsolosluğu’na taşımaya başladılar. O zamanlar Antalya tarihine ilgi duyan ve arkeolojiyi seven öğretmen Süleyman Fikri Erten, tarihi eserleri medeniyet adına topladıklarını iddia eden italyanların bu hareketlerine karşı çıktı. Tekeli Mehmet Paşa Camii’nin yanında terk edilmiş küçük bir mescidi düzenleyerek Antalya Müze’sinin ilk temelini atmış oldu. Daha sonra İtalyanların Antalya’dan çekilmesi üzerine onların topladıkları eserleri de bu küçük müzeye getirdi.1937 Yılından sonra Yivli Minare Camii müze olarak kullanıldı. Bölgede yapılan kazılarda yeni yeni eserler bulundu. Eski uygarlıkların kalıntıları bir bir toprak üzerine çıkarılıp sergilendiği Antalya Arkeoloji Müzesi, 1988 yılında “Avrupa Konseyi Özel Ödülü”ne layık görüldü.

Bu kısa yaz-başı tatilinde ziyaret etme fırsatı bulduğum müzedeki özellikle mermer heykeller ve lahitler çok etkileyiciydi. Çektiğim bir kaç fotoğraf aşağıda. Antalya'ya gidince mutlaka ziyaret edilmesi gereken bir müze...











3 Haziran 2010 Perşembe

Wolverine and the X-Men



Wolverine and the X-Men

Marvel'in en sevilen karakterlerinden olan X-Men'in en son animasyon dizisi. Olaylar X-Mansion'daki patlamayla başlıyor ve Profesör-X ve Jean'in kaybolmasıyla devam ediyor. Bu arada hükümet kuruduğu MRD (Mutant Response Division) ile mutantlara karşı savaş açarken, Master Mold ürettiği sentinellerle bu ava ortak oluyor. Ayrıca Magneto Genosha adını verdiği ülkesinde mutantları toplayarak dünyaya hakim olma hayalleriyle planlarını hayata geçiriyor. Tüm bu karmaşa içinde X-Menler Wolverine önderliğinde yeniden bir araya gelerek, çok yönlü bir mücadeleye giriyorlar. İlk sezonu 26 bölümden oluşan serinin ikinci sezonunun yayınlanıp yayınlanmayacağı belirsizliğini koruyor. Marvel'in şu ana kadar en güzel animasyon dizisi olduğunu rahatlıkla söyleyebilirim.