19 Haziran 2013 Çarşamba

Cehennem - Dan Brown

Dan Brown'ın merakla beklenen veya yapılan promosyon ve pazarlama çalışmalarıyla merakla bekletilen de diyebileceğimiz kitabı Cehennem 14 Mayıs'ta çıktı. Diğer kitaplarını okumuş ve beğenmiş bir okur olarak bunu okumamazlık yapamazdık tabi.


Okumamış olanların heyecanını bozmamak adına kitabın çok fazla ayrıntısına girmeyelim . Kısaca ortada bir biyoterörizm durumu var ve kahramanımız Langdon ve yeni yol arkadaşı olan Sienna Brooks, Floransa Venedik ve İstanbul'da bu olayı çözmeye ve saldırıyı durdurmaya çalışıyorlar. İçinde bolca sanat eseri ve mimari yapı geçen roman, diğer romanlarında olduğu gibi anlatılan yerleri feci şekilde görme isteği uyandırıyor. Bunun için internette bulduğum bir blogda görsel bir post hazırlamışlar. En azından tarif edilen eser ve yerlerin resimleri de işimi görür diyorsanız linki burada.

Sandro Botticelli'nin La Mappa İnferno (Cehennem Haritası) resmi.

Kitapta Dante'nin İlahi Komedya adlı eserinin Cehennem bölümü ve Boticelli'nin yukarıdaki Cehennem Haritası resimleri önemli yer tutuyor ve olay akışını şekillendiriyor.

Genel olarak sürükleyici, merak uyandırıcı ve süprizli finaliyle okunabilecek bir kitap. Mutlaka filme uyarlanacağı konusunda hiç bir şüphe yok. Demek ki yakın bir zamanda Tom Hanks'i İstanbul'da görebiliriz.

Pierre-Laurent Aimard ve Bilkent Senfoni Orkestrası Konseri

Bilkent Senfoni Orkestrası sezonun son konserinde (Odeon Festivali Hariç) dünyaca ünlü piyanist Pierre- Laurent Aimard'ı ağırladı. Benim programımda da sezon başında mutlaka gidilmesi gerekli konserler arasında yer alan etkinlik tam olayların başlangıç günlerine denk gelmesi nedeniyle biraz buruk geçmedi değil.


Aimard, her dönemin piyano repertuvarını özgün bir şekilde yorumladığı geniş kitlelerce kabul edilen, ünü bütün dünyaya yayılmış bir piyanist. Sanatçı BSO ile Brahms’ın Op.15, Re minör 1. Piyano Konçertosu’nu yorumladı bizlere. Konseri konuk şef olarak da yine ünlü şef Gilbert Varga yönetti. Dediğim gibi buruk bir konser olsa da sanatçının yorumu bize bu kötü günlerde biraz nefes alma fırsatı verdi. Keşke bu kadar alkış kıyamet karşısında bis yapıp en azından bir parça daha seslendirseydi.





Orkestra konserin ikinci yarısında Berlioz‘un La Damnation de Faust adlı eserinin Rakoczy March (Macar Marşı) bölümü ile Fransız besteci Albert Roussel'ın konusunu Antik Yunan Mitolojisi’nden aldığı Bacchus et Ariane Balesi’nin  konser versiyonu olarak kullanılan süitini seslendirdi.


Böylelikte Bilkent Senfoni Orkestrası sezon konserleri sona ermiş oldu. Sırada Odeon Festivali var ama ben gelecek sezonun programının açıklanmasını sabırsızlıkla bekliyorum. Bakalım önümüzdeki sezon BSO bize ne gibi süprizler hazırlamış.

17 Haziran 2013 Pazartesi

The Great Gatsby

Fırsat bulup arada sinemada 3 boyutlu olarak izlediğim '' The Great Gatsby '' Baz Luhrmann imzalı. Zaten Baz Luhrmann ismi geçince filmin içinde abartılı bir görsellik bekliyor insan ve filmi izleyince de fazlasıyla karşılığını buluyor bu beklenti.


Oyunculuklar başarılı, senaryo zaten bildik ama atmosfer hakikaten muhteşem ve baş döndürücü. İlk defa aksiyon ve animasyon harici bir filmi 3 boyutlu izlemek de heyacan vericiydi. 

Leonardo DiCaprio
Carey Mulligan
 Tabi filmin en büyüleyici ismi bence Carey Mulligan'dı.Daisy Buchanan rolünde o kadar kırılgan aynı zamanda çekici ve coşkuluydu ki. Bir kez daha kendisine hayran kaldım.
Tobey Maguire
Uzun zamandır beklediğim bu filmden, beklentimin karşılığını aldığımı düşünüyorum. DVD'si çıkınca bir kez daha izler, daha önceden fark edemediğim ayrıntıları bulmaya çalışırım belki de.

Jehan Barbur @Armada Caz Günleri



Zor günlerden geçtiğimiz malum. Olayları takip etmekten insanın sinirleri alt üst oluyor, agresif ve depresif bir ruh haline bürünüyor. Umarım güzel günler gelecek ve anladım ki hayata küsmek işleri ertelemek yerine hayata sarılıp inadına kültür ve sanata, edebiyata sahip çıkmak gerekiyor. Blogu da uzun süredir ihmal ediyordum ama dediğim gibi gün kültür ve sanat faliyetlerine daha fazla sahip çıkma ve katılma günü. İnadına onların istediği gibi değil bildiğimiz gibi yaşamamız gerek.
Neyse olaylar başlamadan önce gittiğim Jehan Barbur konserinden bahsedelim biraz da. Armada güzel bir etkinlik başlatmıştı Caz Günleri adı altında ve son konserde Jehan Barbur sahne aldı.


Armada Hayat Sokağında kurulan sahnede yaklaşık 1500-2000 kişilik güzel bir seyirciye, hafif serin bir Ankara akşamında gerek kendi albümlerinden gerekse de sevilen klasik şarkılardan güzel bir konser verdi.
Kendine has yorumu ve çok özel bir ses rengine sahip sanatçının hali hazırda 3 albümü var.






Son günlerdeki olaylardaki duruşuyla da halkın takdirini kazanan sanatçıyı yakından takip etmenizi öneririm. Ben şahsen yaptığı her albümü alıp, verdiği her konsere de gitmeye çalışacağım. Ülkemizin böyle sanatçılara ihtiyacı her zamankinden daha fazla.